Piyasalarda Bugün

.

24 Mart 2008 Pazartesi

Günün Yorumu (24 Mart 2008)

IMKB 100 endeksi 1424 puan yükselişle 41,143 puandan kapandı. İşlem hacmi Cuma günü olduğu gibi yine çok düşüktü (924 milyon YTL)

İşlem hacminin düşük olmasında siyasi belirsizliğin yanı sıra, Avrupa Borsalarının bugun kapalı olmasının da etkisi olduğunu düşünüyorum.

Özellikle 2.seansta 30 hisselerinde bir kıpırdama gözlendi, GARAN, ISCTR, VAKBN, YKBNK ve AKBNK günü ciddi yükselişlerle kapadılar. Ereğli Demir Çelik hisse senedindeki hareketlilik dikkat çekici idi.

Yarın IMKB açılışın Dow Jones'in ve Japonya'nın etkisinde kalacağını, ilerleyen saatlerde ise Avrupa Borsaların vereceği tepkiye paralel hareket edeceği beklenmekte. Tabii bu tahminlerin gerçekleşmesi, yarın iç siyasette olağanüstü gelişmeler (e-muhtıra, msn muhtıra vs) olmayacağı varsayımına bağlı.

AKP ekonomi kurmaylarının ortaya çıkıp, piyasaları bilgilendirici açıklamalar yapmasını bekliyor ve istiyoruz. Gün; partilileri arkasına alıp "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye bağırtma, hamasi nutuklar atma, bir demeç tiyatro oynamak günü değildir. İddianame krizi sonrası; Şu ana kadar alınan ve bundan sonrası için alınacak ekonomik tedbirler konusunda ekonomi kamuoyu bilgilendirilmelidir.

22 Mart 2008 Cumartesi

İdeolojik zihniyetle hazırlanan iddianame

"İdeolojik zihniyetle hazırlanan iddianame" ifadesi bana ait değil. Hükümet muhalifi bir gazetenin (Milliyet), demokrasiye muhalif olmayan aydın bir başyazarına ait. Ben de başyazar gibi iddianame hazırlanırken komplo teorileri ve yapay korkulardan esinlenildiğini, bilerek (veya bilinçaltı kaynaklı) ideoloji sosu serpiştirildiğini düşünüyorum.

1-AKP takiye yapmakla suçlanıyor. Evrensel Hukuk normlarında, insanın beyninin içindekine göre hüküm verilmesi gibi bir durum sözkonusu değildir. CHP lideri, Kanaltürk TV sahibi, Cumhuriyet Gazetesi yazarı veya sokaktaki vatandaş "takiye yapıyorlar" ifadesi kullanabilir, ama demokratik bir devletin kurumlarının, bir kişiyi veya partiyi siyasetçi üslubuyla eleştirmesi, yargılaması düşünülemez.

2-İddianame'de İDO Genel Müdürünün Ulaştırma Bakanı, İGDAŞ yönetim kurulu üyesinin Enerji bakanı yapıldığı, "TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in, Erdoğan’ın belediye başkanı olduğu dönemde belediyeye bağlı İETT Genel Müdürlüğü görevinde" bulunduğu yazılıyor. Bunun neresinin suç olduğunu hakikaten anlayabilmiş değilim. Geçmiş kabinelere bakıyorum, Sağlık Bakanı doktorlukla uzaktan yakından alakası olmayan kişilerden seçilmiş, Milli Eğitim'in başına hayatında bir gün bile öğretmenlik yapmayan kişiler konulmuş. Koalisyon hükümetlerinde bakanlık pazarlığı sonucunda yetkin olmayan kişilerin bakan olduklarına şahit olmuşuz. Kaldı ki, bu bile hukuken suç değildir. Bakanların, yetkin (ehil) olup olmadığını atanmışlar, bürokratlar veya yargı değil, millet değerlendirir .(bkz: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası), başarılı olanları ödüllendirir, başarısız ve beceriksizleri seçimle gönderir. %23 oyla gelen DSP'nin %1 le gönderilmesi gibi, CHP'nin geçmişte baraj altında kalması gibi.

3-"Bizdeki etnik unsurları birbirinden ayıran ya da bağlayan bağ, Yugoslavya’daki gibi Hırvat, Boşnak, Sırp gibi değildir. Yugoslavya’da savaşlar başladığı zaman birbirlerinden boşanmışlardır, ayrılmışlardır. Türkiye’de Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunu, Türk vatandaşın sorunu kadardır, Laz kökenli vatandaşımın sorunu ne kadarsa Kürt kökenli vatandaşımın sorunu da o kadardır." Tayyip Erdoğan'ın bu sözleri de kapatma iddianamesinde yer almıştır. Laz, Kürt, Çerkez sözcüklerini kullanmak mı suç, etnik unsurları birbirine bağlayan bağlardan biri de dindir demek mi suç? Eğer suçsa Durkheim dahil bütün sosyologları içeri tıkmak gerekiyor.

4-"CHP’nin grup toplantılarına başörtülü geldiğinde kıyamet kopmuyor, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne geldiğinde kıyamet kopuyor. Türkiye bunları aşmalı. Aşmazsak yazık olur."

"Eğer evrensel hakları görmemezlikten gelirsek, ülkemize yazık ederiz. Bir hak, dünyanın bir ucunda farklı, bir başka ucunda farklı olamaz. Çünkü hak, hukuktan doğar; kanundan doğmaz. Hak, kanunlarla güvence altına alınır. Şu anda bütün gayretimizi ülkemizdeki bu mutabakat üzerine tahsis ediyoruz"

gibi sözler de iddianamede bulunmaktadır.

Acaba "aşmazsak yazık olur" sözü, belli ki aşacaklar şeklinde mi yorumlanmak isteniyor. "Mutabakat" sözü takiyenin ispatı mı?

5-İddianamenin "eylemlerin değerlendirilmesi" bölümünde, "Almanya’da bazı eyaletlerde yasaklanmış, diğer bazı eyaletlerde de yasaklanması tartışılmaktadır. İsviçre ve Belçika’da da benzer yasaklar vardır ve en son İspanya ve Hollanda’da türbanın belli alanlarda yasaklanmasına karar verilmiştir. " denilmiş, ABD, İngiltere ve Rusya başta olmak üzere yüzlerce ülkedeki uygulamalardan hiç bahsedilmemiştir.

Hatta şöyle bir yorum da yapılmıştır. "Türkiye Cumhuriyetinde siyasal İslam’ı esas alan partilerin Avrupa’daki Hıristiyan demokrat partilerle benzerliği söz konusu değildir."

6-Hele, şu ifade iddianameyi okuyan aydınların da dikkatini çekmiştir. "Bir ABD projesi olan ve kapsamındaki ülkeleri ılımlı İslami rejimlerle yönetmeyi amaç edinen Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olduğunu her fırsatta tekrarlayan Başbakan Erdoğan...". Taha Akyol bu ifade üzerine şunları yazmıştır:"Sayın Başsavcı’yı ispata davet ediyorum: ABD’nin BO Projesinin, bölge ülkelerini “ılımlı İslami rejimlerle yönetmeyi amaçladığını” ispat etmelidir!
Bu doğru ise ABD Türkiye’de rejimi yıkmak istiyor demektir!
BOP birçok bakımdan eleştirilebilir ama bir iddianamede, hele de diplomasi alanında, bu kadar ağır bir iddia delilsiz ileri sürülemez!
Savcı ispat etsin, bu eleştirimi özür dileyerek geri çekeceğim. İspat edemezse, takdir kendilerinindir...
Hukuki bir metin olması gereken “iddianame” bu kadar politize olamaz! Radikallerin miting kürsülerindeki politik dille konuşamaz!
Zaten iddianamenin sorunu, böyle bir ideolojik ve siyasi tavırla hazırlanmış olmasıdır.
Yargı tarihimizde bu tür siyasi tavırların örnekleri maalesef çok olduğu için yargı tartışma konusu olmaktan kurtulamıyor!"


Sami Selçuk ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na yüklenmenin doğru olmadığını vurgulamakla birlikte, muğlak ifadelerin bu tür sonuçlar doğurabileceğini, hukukun siyasallaşabileceği üzerinde duruyor: "şu ‘odak’ da neyin nesi? Sınırları nerede başlar nerede biter? Tanımlayabilen var mı? Yok. Hukuku sulandırıp siyasallaştırmaya elverişli, netameli bu sözde kilit kavram, içine her şeyin kolaylıkla sızabileceği bir çıkın aslında.Sağlıklı bir hukukta çıkın/torba sözcükler olmaz, köşeli kavramlar olur. İşte Başsavcı, doğru/ádil hukuka göre değil, bu yasal hükümlere; bu yanlış hukuka yaslanılarak daha önce verilmiş Fazilet, Refah gibi partilerle ilgili örnek kararlara göre bu davayı açıyor."


Her madde üzerinde sayfalarca yazı yazılabilir, gazete küpürlerine dayanan, başı sonu kesilerek tırnak içine alınan ifadelerin yorumlanması 10 yıl sonra doktora tezi konusu bile olabilir.

Ama şu an, durum bilhassa ekonomik olarak çok ciddidir. Türkiye ilk defa, bir dünya krizine teğet geçme, hatta güvenilir yatırım bölgesi olma fırsatını yakalamıştı. İlk defa bu ülkede, bir krizin fırsata dönmesi ihtimali belirmişti. Ama bu iddianame ile bütün bunları kaçırdığımız gibi, ülke notunun arttırılmaması, hatta gelecekte bizi krize sürükleyen not düşürme enstrümanlarıyla tekrar karşı karşıya kalabiliriz. Bu riski göremeyenleri , zil takıp oynayan ana muhalefeti tarih değerlendirecektir mutlaka.

(Pek ihtimal vermeme rağmen) İddianame reddedilse, kapatma davası kararı çıkmasa bile , 2008 kayıp bir sene olarak ekonomi tarihine şimdiden geçmiştir.

21 Mart 2008 Cuma

Kapatma Davasının Borsaya Etkileri


14 Mart 2008 Cuma günü borsa kapandıktan sonra kapatma davası açıklandığı haberi ajanslara düştü. haber gelir gelmez de önce bir şok yaşandı, sonra da bu şaşkınlığa bıraktı. Halen de bu şaşkınlık ve belirsizlik devam ediyor.

İlk gün borsada yaşanan şokun, önümüzdeki günlerde AYNI ŞİDDETTE tekrar edeceğini düşünmemekle birlikte, kapatma davası isteminin içeride ve dışarıda önemli etkileri olacağını tahmin ediyorum.

1-Demokrasi sorununu çözmeden, bürokratik statükoyu kırmadan, kurumları gerçek görevlerine oturtmadan, çeteleri temizlemeden, Türkiye'nin ne siyasette ne de ekonomide önünü görmesi mümkün değildir. Uzun zamandır borsa gündeminde olmayan ekonomi dışı siyasi risk, artık dikkate alınması gereken bir parametre haline gelmiştir.

2-ABD de yaşanan ekonomik kriz, dolaylı değil direkt olarak tüm dünya borsalarını ve Türkiye'yi etkilemektedir. Bunun üstüne kapatma davası ile gelecek haberler, yorumlar, açıklamalar, tiyolarla (bunların bazılarının yalanlanması ile) VOLATİLİTESİ yüksek bir dönem geçirebiliriz.

3-Faizler Pazartesi günüyle birlikte yükseldi, reel piyasada zaten mevcut daralma, biraz daha arttı. Bu özellikle bazı şirketleri orta vadede daha fazla etkileyecektir. Yatırım yapılacak şirket seçiminde bu hususa dikkat edilmeli

4-Döviz borsaya göre biraz daha hassas bu konuda. Abdurrahman Yıldırım'ın dediği gibi Borsa ABD ye, döviz de yerliye bakar: "...Yerli dövizde satışa koşar mı?Döviz piyasası da en çok etkilenecek piyasalardan biri olmaya aday. Çünkü dışarıdan döviz girişi azalırsa, hatta içeriden bir miktar çıkış başlarsa, bunun kur düzeyine yansıması geçmiştekilerden daha sert olabilir. Siyasi istikrarsızlığa karşı yerleşiklerin duyarlılık göstermesi, kur yükseldiğinde satmalarını önleyebilir. Yukarıda görüldüğü gibi, yerlilerin döviz hesaplarını doldur boşalt hareketi bu kez gerçekleşmeyebilir. Çünkü siyasi belirsizliğin küresel dalgalanmayla birleşmesi yerlileri bu kez satışa koşmaktan alıkoyabilir. Bankalardaki döviz likiditesi de bir süre sonra bitebilir. Bu açıdan kurda geçmiş dalgalanmalara göre yukarı hareketleri daha sert görebiliriz."

Günün Yorumu (21 Mart 2008)

IMKB 100 endeksi bugünü de çok sakin geçirdi. Bunda Avrupa ve ABD piyasalarının kapalı olmasının etkisi büyüktü. Endeks 128 puan (%0,32) düşüşle 39,719 puandan kapandı.

İşlem hacmi son ayların en düşük değerindeydi. 670 milyon YTL.

Yaşanan son iç siyasi gelişmelerden (AKP nin kapatma davası açılması) sonra, MACD, CCI, trigger vs konuşmanın, bugün yorumlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum.

Türkiye'de kurumlararası bir güç savaşı (liberal-otoriter felsefe savaşı) yaşanıyor, iki taraf birbirine karşı bütün kozlarını kullanıyor. 27 Nisan 2007'de denenen, 14 Mart 2008'de bir daha denendi. Bir kez daha devlet-millet karşı karşıya getirildi. Borsa açısından bunun sonuçları kısa vadede yıkıcı etkiye sebep oluyor. Özellikle Cuma günleri, yatırımcılar arasında acaba bu Cuma seans sonunda ne olacak, hangi düğmeye basılacak" soruları soruluyor ki, bunun neden olduğu güvensizlik bizi hem içeri hem de dışarıya karşı rezil ediyor.

Bu yaşananlar, borsayı kısa, orta ve uzun vadede etkileyecektir. Yabancı takas oranı ne olursa olsun. O yüzden, önümüzdeki günlerde bir kaç yazı, analiz yayınlayacağım.

20 Mart 2008 Perşembe

PROC Göstergesi


PROC, hisse senedinin şu andaki fiyatından, bir süre önceki fiyatının çıkarılması ile elde edilir.
Gerçek değer veya yüzde olarak ifade edilebilir. Momentum göstergesi, aynı bilgiyi
oransal olarak ifade eder.

Hisse senetlerinin belli bir devire"cycle" göre hareket ettiği ve dalga tipi seyir izlediği oldukça yaygın bir görüştür. Bu dalga şeklindeki hareket, alıcı ve satıcıların beklentilerinin,fiyatları kontrol altında tutmak için mücadeleleri sırasında değişmesinden kaynaklanır.

ROC, belli bir zaman içerisinde fiyatların değişimini gösteren ve dalga tipi hareket eden bir göstergedir. Fiyatlar yükselirken ROC da yükselir; fiyatlar düşerken ROC da düşer.

Fiyatlardaki değişme miktarı ne kadar büyük olursa ROC 'un değişme miktarı da o kadar
büyük olur. En çok tercih edilen periyotlar 12 ve 25-günlerdir. 12 günlük ROC, kısa ve orta vadede kullanılan mükemmel bir aşırıalım-aşırısatım göstergesidir.ROC ne kadar yüksek ise, hisse senedi o kadar aşırıalım durumundadır. ROC ne kadar düşük ise
fiyatların bir yükseliş yapma şansı o kadar kuvvetlidir. Fakat, bütün aşırıalım-aşırısatım göstergelerinin kullanımında olduğu gibi, pozisyon açmadan önce fiyatların yönünün de dönmesini beklemek gerekir. Aşırıalım durumunda olan bir piyasa bu durumunu bir süre daha devam ettirebilir. Gerçektende, aşırıalım-aşırısatım değerlerinin çok kuvvetli olması mevcut trendin devam edeceği anlamına gelir. 12-günlük ROC hareketi dalga tipi hareket yapısına çok benzer. Daha önceki dalga hareketleri incelenerek fiyatlarınyönü hakkında başarılı tahminler yapılabilir.

19 Mart 2008 Çarşamba

Maymunlar Cehennemi


Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş ve tanesi 10 Dolar'dan maymun alacağını söylemiş. Köyde çok sayıda maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymunları yakalamaya başlamışlar.

Adam,binlerce maymunu 10 Dolar'dan satın alınca ortalıkta maymunlar azalmış, yakalaması zorlaşmış. Köylüler tam maymun yakalamaktan vazgeçecekken adam tanesine 20$ vereceğini söylemiş.

Tekrar heveslenen köylüler tekrar maymunları yakalamaya başlamışlar. Bir süre sonra da fiyatı 25 Dolar'a çıkarmış. Ancak bırak yakalamayı, maymuna rastlamak bile çok zorlaşmış.

Bunun üzerine adam fiyatı 50 Dolar' a çıkardığını, ancak kendisinin işi olduğu için şehre gitmesi gerektiğini, yardımcısının onun yerine alım yapacağını söylemiş. O yokken yardımcısı köylülere demiş ki; Şu büyük kafesteki maymunlar var ya ben onların tamamını size tanesi 35$ dan satayım, siz de adam gelince ona 50$ dan satarsınız.
Köylüler bütün birikimlerini bir araya toplayarak bütün maymunları satın almışlar.
Sonra ne adamı ne de yardımcısını bir daha gören olmamış.
Şimdi borsanın nasıl çalıştığı hakkında biraz bilgi sahibi olmuşsunuzdur.